SİSMİSİTE

Birçok jeotermal alan, doğal sismisite ile karakterize edilen jeolojik yapılarla ilişkilidir. Jeotermal gelişme, yeraltından sıcak ve/veya soğuk sıvıyı çekip enjekte ederek bir rezervuarın özelliklerini değiştirme eğilimindedir. Özellikle jeotermal rezervuarda dolaşan su, mikro-sismik olaylara neden olabilecek basınç değişiklikleri yaratır. Üretim ve enjeksiyon hızları ve basınçları, sıvı hacimleri ve enjeksiyon süresi, indüklenen bir sismik olayın olasılığını ve büyüklüğünü etkileyen faktörlerdir. Rezervuar kırılırsa (yani sıvı, esas olarak gözenekli ortam içinde değil, çatlaklar içinde hareket ederse), zorlanmış sıvı dolaşımı, kaymaya karşı kırılma direncini düşürerek veya termal çatlama yoluyla, indüklenmiş sismisiteye neden olabilir. Sondajdan kaynaklanan endişeler veya rezervuardaki sıvı hacmi değişikliklerine bağlı stresin yeniden dağıtılması gibi bazı diğer etkiler de, indüklenen olaylara neden olabilir.

Mikro-sismisite bazen de jeotermal gelişim ile ilişkilidir. Bu, sismometreler tarafından tespit edilen, ancak nüfus tarafından algılanmayan veya çok az algılanan (konu duyarlılığı dâhil birçok faktöre bağlı olarak), büyüklüğü 2-3'ün altında olan sismik olayları ifade etmektedir. Birkaç jeotermal projede, küçük olmasına rağmen sismik olaylar da rapor edilmiştir. Bununla birlikte, dünyanın birçok yerinde onlarca yıllık üretimde, yürütülen jeotermalle ilgili tüm enjeksiyon ve çıkarma faaliyetlerinin sadece çok küçük bir kısmı, halk tarafından farkedilebilir seviyelerde sismisite yaşatmış veya herhangi bir zarara veya hasara neden olmuştur. (Örn.. Charléty et al, 2007; Deichmann et Giardini, 2009; Grigoli et al, 2018). En çok etkilenen fenomen, rezervuar geçirgenliğini artırmak için rezervuara yüksek basınçta sıvı enjeksiyonu uygulanması gibi, hidrolik uyarım uygulanan birkaç projede meydana gelmiştir.

Doğal depremlerin aksine, indüklenen sismisite bir dereceye kadar hafifletilebilir. Öncelikle, bir jeotermal projesinin geliştirilmesine başlamadan önce, belirli bir konumun risk seviyesinin belirlenmesini sağlayan bir sismik tehlike ve risk analizi yapılır. Sismisiteyi tetikleme riski yüksek olan alanlarda (örneğin güçlü deprem geçmişi olan bir ana sismojenik faya yakın), jeotermal gelişim hariç tutulmuştur. Ayrıca, gerçek sismik risk durumunda, bir acil durum planı tanımlanır. Etki azaltma önlemleri, sismisiteyi izlemek ve jeotermal santrallerin faaliyetlerini düzenlemek (hatta durdurmak) için trafik ışığı sistemleri (TLS) gibi protokollerin kabulünü içerir. Trafik ışığı sistemleri, (yarı)gerçek-zamanlı sinyal işlemeye dayanır ve bunu jeotermal tesisin SCADA (Denetleyici Kontrol ve Veri Toplama) sistemine bağlar. Kaydedilen sismik aktiviteye bağlı önceden tanımlanmış bazı parametreler (örneğin büyüklük, sismik oran, ...) önceden belirlenmiş eşiklerden daha yüksek olduğunda, buna göre eylemler yapılır.

Burada açıklanan olay, belirli ayarlarla sınırlı olabilir ve her jeotermal projede karşılaşılmayabilir. Bu konuyla ilgili daha fazla ayrıntı, GEOENVI web sitesinde bulunabilen bir raporda sunulmaktadır.

Aşağıdaki tablo, risk ve etki değerlendirmesi (yani, nedenler, sonuçlar, ilgili aşamalar, etkileyen durumlar veya benimsenebilecek izleme ve etki azaltma önlemleri sorumluları) açısından, bu konuya genel bir bakış sunmaktadır.

 

 

Content type
Type of impacting phenomena
Consequences and phenomena associated with LCA
No